Yüksek vergiler ve harçlar otellerin kış açılışını engelliyor
Avrupa Seyahat Komisyonu (ETC) tarafından yürütülen geniş kapsamlı bir Avrupa anketine göre, Yunanistan, İtalya ve İspanya gibi Güney Avrupa ve Akdeniz destinasyonlarına, bu yılın Mart ayına kadar Avrupalıların seyahat niyetlerinde %7’lik bir artış görüldü.
Özellikle %20’si bir şehri gezmek için seyahat etmek istiyor, %19’u ise plaj tatili yapmak istiyor.
İklim değişikliği, daha iyi fiyatlar ve destinasyonlardaki daha az trafik, bu eğilimi tetikleyen nedenlerden bazıları. Yunanistan, eğer bu eğilimi değerlendirebilirse, turizmin mevsimselliğini “kırabilir”. Yunanistan Merkez Bankası verilerine göre, ülke seyahat gelirlerinin yaklaşık %60’ının Temmuz ve Ağustos ayları arasında elde edildiği gerçeği de bunu yansıtıyor.
Mevsimsellik, destinasyonları aşırı yüklüyor, altyapının ve yerel toplulukların dayanıklılığını sınarken sektörde yıl boyunca tam istihdamı sınırlıyor. Ancak çoğu otel, örneğin Mart ayında daha erken açılmaktan kaçınıyor ve şu ana kadar faaliyetlerinde herhangi bir genişleme sadece Ekim ayında ve Kasım ayının ilk günlerinde gerçekleşiyor.
Yunan Turizm Konfederasyonu Enstitüsü’nün (INSETE) birkaç gün önce yayınlanan bir PwC anketine dayanan bir çalışması, Yunan otellerinin diğer Akdeniz ülkelerine kıyasla rekabet gücü açığını açıkça ortaya koyuyor; bu rekabet gücü, daha yüksek vergi oranları, ücretler ve sigorta bedelleriyle ağırlaşıyor. Kısacası, çalışma, çok yüksek doluluk oranına sahip olmayan tipik bir Yunan dört yıldızlı otelinin, yaz dönemi öncesi ve sonrası aylarda, yani “omuz ayları” olarak adlandırılan dönemlerde zarar ettiğini gösteriyor.
INSETE’nin haberine göre, “Yunanistan son yıllarda işletmelerin vergi rekabet gücü açısından konumunu önemli ölçüde iyileştirmiş olsa da, yüksek konaklama KDV’si ve dayanıklılık ücreti ile özellikle en yüksek maaşlar için ücret dışı maliyetler nedeniyle turizm sektöründeki vergilendirmede aynı durum söz konusu değil.”
