Atina, Ukrayna görüşmelerini yakından takip ediyor
ABD Başkanı Donald Trump, Pazartesi günü Ukraynalı mevkidaşı Volodimir Zelenski ile Beyaz Saray’da yüksek riskli bir görüşmeye hazırlanırken, Atina’da Ukrayna’nın geleceğine ilişkin müzakerelerin gidişatı konusunda endişeler görülüyordu.
Başbakan Kiryakos Miçotakis’in kıdemli bir yardımcısı, “Ukrayna’nın kendi pozisyonlarını, dünyadaki herhangi bir revizyonizm doktrinini hesaba katmadan Ukrayna için bir çözüm bulunmasının ne anlama geleceğini bir an düşünelim” dedi.
Miçotakis, “egemenlik ve toprak bütünlüğü konularında yalnızca Ukrayna’nın karar alabileceğini” defalarca vurguladı. Atina için bu tutum, ilkelerden daha fazlasını ifade ediyor. Herhangi bir çözümün şekli, Ukrayna’nın çok ötesinde, Yunanistan’ın güvenlik endişelerini ve uzun süredir devam eden anlaşmazlıklarını doğrudan etkileyecek sonuçlar doğurabilir.
Atina’yı özellikle üç konu meşgul ediyor. Birincisi Kıbrıs. Türkiye’nin 1974’teki işgalinden bu yana, Ankara’nın kuzeyde asker bulundurması nedeniyle Kıbrıslı Rumlar ve Türkler arasında bölünmüşlük devam ediyor. Yunanistan, Ukrayna’da toprak değişikliklerini meşrulaştırmanın, Kıbrıs görüşmelerinin yeniden başlayacağı bir dönemde tehlikeli bir emsal oluşturabileceğinden endişe ediyor.
İkincisi, revizyonizm. Yunan yetkililer, Kiev’in sesinin kısıldığı bir anlaşmanın, mevcut anlaşmalara ve sınırlara meydan okuyan devletleri cesaretlendireceği konusunda uyarıyor. Ankara’nın Ege ve Doğu Akdeniz’deki anlaşmaları ve sınırları sorguladığı yönündeki iddialarıyla defalarca karşılaşan Atina için, Ukrayna’da güç kullanılmasının ödüllendirilmesi, içeride benzer argümanları daha da güçlendirecektir.
Üçüncü endişe ise Avrupa Birliği’nin rolü. Atina, Brüksel’deki kurumsal temsilciliğin, kişisel bağları olan bireysel liderlerin liderliğindeki geçici arabuluculuk lehine devre dışı bırakılabileceğine dair işaretlerden endişe duyuyor. Yunanistan gibi daha küçük bir devlet için, AB’nin kolektif çerçevesi daha büyük güçlere karşı denge sağlıyor. Yetkililer, bu çerçevenin zayıflatılmasının uluslararası ilişkileri kurallardan ziyade kaba güce doğru yönlendireceğini savunuyor.
Rusya’nın 2022’deki işgalinden bu yana Yunanistan’ın tutumu tutarlıydı: Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü ve egemenliğini savunmak. Ancak endişeleri artık barış mekanizmasının kendisine de uzanıyor. Ukrayna’yı devre dışı bırakan bir çözüm, Doğu Avrupa’nın çok ötesinde yankı uyandırabilir, uluslararası hukuku baltalayabilir, Kıbrıs görüşmelerini istikrarsızlaştırabilir ve Ankara’nın Ege’deki zorluklarını daha da derinleştirebilir.
Atina açısından riskler hem acil hem de sistemiktir; Ukrayna savaşının sonucu, önümüzdeki yıllarda dünyanın güç, sınırlar ve meşruiyet meselelerine nasıl yaklaşacağını şekillendirebilir.
