İstismara uğramış kadınların hayatlarını yeniden kurmaları için bir sığınak
47 yaşındaki Maria, yıllarca süren istismarın kendisini Pire Belediyesi Kadın Sığınma Evi’ne sığınmaya yönelttiğini ve sekiz aydır orada yaşadığını söylüyor. Şiddetle dolu bir çocukluk geçirdiğini anlatıyor. Çocukken istismara uğradığını söylediği babası, annesini ve erkek kardeşini dövmüş. Daha sonra öfkelerini ona yöneltmişler. Maria, annesinin erken yaşlardan itibaren bilişsel geriliği olduğuna ikna ettiğini söylüyor; ancak uzmanlar daha sonra buna itiraz etmiş. Kathimerini’ye verdiği demeçte, “Ailece dışarı çıkardık ve yanlış bir şey söylediğimde, hemen herkesin içinde bana tokat atardı,” dedi.
10 yıllık evliliği boyunca ailesinden ayrı yaşadı, ancak boşanma babasının hastalığıyla aynı zamana denk geldi ve bu da onu eve dönüp ona bakmak zorunda kalmasına yol açtı. Babasının ölümünden sonra, kardeşinin şiddetinin arttığını söylüyor. Bir gece, babası kendisine defalarca vurduğu için onu polise ihbar etti. Polis memurları onları ayrı devriye arabalarıyla götürdü. Ağlayarak annesine “Ne istiyordun, beni öldürmesini mi?” diye sordu. Artık eve dönemezdi.
Maria, Yunanistan genelinde 101 kadın ve 97 çocuğun barındığı 20 benzer tesisten biri olan Pire’deki sığınma evine girdi. Daire dışarıdan sıradan bir eve benziyor, ancak koruma, 24 saat güvenlik, danışmanlık, hukuki destek ve düzenli bir günlük yaşam sunuyor. Bugün orada beş kadın, iki çocuk ve bir bebek yaşıyor. Maria, hastanede temizlik görevlisi olarak iş buldu ve artık ilk kez bağımsız olduğunu söylüyor. “Sonunda özgür hissediyorum,” diyor.
Sığınma evi müdürü Nikos Platanisiotis, daha fazla Yunan kadınının yardım aradığını, bunun illa ki daha fazla istismara uğramasından değil, daha fazla kadının bu seçeneğin varlığını bilmesinden kaynaklandığını söylüyor. Personel, “kadın cinayeti” gibi terimlerin kullanımının artması, damgalanmanın azalması ve kamuoyunun daha fazla bilinçlenmesinin, kadınları istismarı fark etmeye, yardım aramaya ve hayatlarını yeniden kurmaya teşvik ettiğini söylüyor.
